Dün izlediğimiz Gençler Birliği – Bostancı Bağcıl müsabakası işte bu kategoriye giren maçlardan bir tanesiydi. Bu maçın dönüm noktası da geçen gün oynanan Yenicami – Lefke karşılaşmasında olduğu gibi ‘kırmızı kart’ olayıydı.
Savaş Tilki, Mehmet Sezener gibi Standardını sarsmadı ama yaşanan bir olaya, ayni anda kırmızıya dönüşen iki sarı kart göstererek dengenin bozulmasına neden oldu… Savaş Tilki’nin Bostancı Bağcıl teknik adamları ile gerçekleştirdiği samimi, maksadını aşan hicivli tartışmalar, basın mensupları arasında gülüşmelere neden oldu.
Karşılaşmanın dönüm noktası skoru etkilememiş olmasına karşın gol pozisyonların çoğalmasında büyük etkendi. Nitekim bu pozisyon sonrasında en az 10 gollük pozisyon yaşanmış ancak futbolcularımızın yeteneksiz ve kalitesiz oluşu sayı yapılmasına engel teşkil etti. Böylece müsabaka başladığı gibi golsüz biterken ne şiş yandı nede kebap!
Karşılaşmanın özellikle ikinci yarısı gol pozisyonlarının çokluğu nedeniyle heyecanlı geçmesine karşın oyun kalitesi, futbolu güzelleştiren hareketin yaşanmamış olması nedeniyle, tatsız tuzsun kör dövüşü şeklinde oynanıp sonuçlandı.
Bir müsabakada meydana gelen gol pozisyonları, futbolun güzel geçtiği anlamına gelmez. Dünkü müsabakada da hem sahanın bozuk oluşu hem bir tarafın eksik futbolcuyla mücadele etmesi, katı savunma anlayışı içerisinde oynaması, doldur boşalt futbolunun getirdiği karambol (karmaşa-keşmekeş) pozisyonlar, taraftarları heyecanlandırmış olabilir. Ancak futbol kalitesi bakımından beni hiç tatmin etmedi…
Gençler Birliği yöneticilerin kulübe hizmet edenleri ödüllendirme girişimlerin devam etmesi gerçekten alkışlanacak bir olgu. Vefanın yok olduğu ülkemizde böylesi güzel ‘vefa’ örneklerini görmek gerçekten güzel. Gençler Birliği yöneticilerini bir kez daha tebrik eder, futbolumuzu yönetenlerin de bu vefadan nasiplerini almaları temennisinde bulunmak isterim…