Puan cetvelinin ilk dokuz sırasına bakar isek Doğan Türk Birliği’nden Cihangir’e kadar olan takımları, zirve mücadelesinde sıralayabiliriz, ancak bunlar sanal ve yanıltıcı görüntülerdir. Puan cetvelinin doğru yansıması, dokuzuncu haftada belirlenecektir diye düşünüyorum. Dördüncü haftadan itibaren oynanacak müsabakalar ise ibrenin ne tarafa, kimlerin zirveyi zorlayabileceği kimlerin düşmeme mücadelesi vereceğinin işaretlerini verecektir bizlere…
Üçüncü haftanın en can alıcı görüntüsü ise hakem performansında yansıdı. Yorum kaldırmayan açık el (kol) pozisyonu ile ayni futbolcuya gösterilen 2’nci sarı kart olayları gerçekten kafalarda soru işaretleri bıraktı. Bu tür gelişmeler formsuzluk veya yorum hataları ile geçiştirilmeyecek kadar önemli ve önlem alınması gereken gelişmelerdir.
Utku Hamamcıoğlu, o kol hareketini görmedi de düdüğünü çalmadı mı yoksa yaşadığı şehrin takımından mı çekindiği, açığa kavuşturulmalı ona göre önlem alınmalıdır!
GAÜ-Çetinkaya – Binatlı karşılaşmasında yaşanan ikinci sarı kartın kırmızıya dönüşmemesi olayı ise konsantrasyon (yoğunlaşma) noksanlığının açık belirtisidir. Bu da göreve hazır olmayanların, hazır hale geldikten sonra görev başı yaptırmalarını gerektiren bir olaydır.
Olayın kural hatası olup olmadığı tartışması ise abesle iştigal ile eş anlamlıdır. Bu olay kesinlikle hakem hatası değil “KURAL HATASI”DIR. Zaten hakem hata yapmadıkça kural hatası da meydana gelmez. Hakem hatası olarak niteleyeceğimiz gelişmeler, hakemin yorum, kanaat içeren olayda verdiği kararlarla ilintilidir.
Maçın sonucu konusuna gelince ilgili yönetmelikler, talimatlar ve emsal kararlar göz önünde bulundurularak yetkili organ olan Yönetim Kurulu’nun vereceği karara bağlıdır. Bu tür olaylarda Türkiye ve UEFA’da çeşitli kararlar üretilmiştir. Bizim Federasyonumuz ne yapar? Onu bilmem ama olayın Kural Hatası olmadığını iddia eden dostların da kural bilgilerinden şüphe ettiği hemen belirtmeliyim…