1984¬1987 yılları arasında Galatasaray teknik direktörlüğünü yaptı. Derwall’ın Galatasaray’a gelişi ve yaptıkları Türkiye futbolunda devrim etkisi yarattı. Türkiye milli takımı ve ulusal futbol takımları yabancı ülke takımları ile yaptıkları maçlarda hep farklı mağlubiyetler alıyordu, sahada eziliyorlardı. Derwall’ın Galatasaray tercihi ile Avrupa’da Türk futbolunun algılanmasını olumlu yönde değişiyor, Türk futboluna modern Avrupa antrenman teknikleri ve taktik fikirleri kazandırılıyor. Fatih Terim ve Mustafa Denizli gibi isimler Derwall Türkiye’de iken kendisinden eğitim almışlardır ve ondan alınan eğitim sonrası, futbolcuya bakış açısı değişmiş, futbolcuyu yetiştirme planı yeniden yazılmıştır.
Derwall 87’de Galatasaray’dan ayrılmasından 5 sene sonra, 1992’de Türkiye Genç Milli Futbol Takımı Avrupa Gençler Şampiyonu olmuş ve bu takımın iskeleti ile Türkiye yıllar sonra UEFA Kupası, Süper Kupa ve Dünya üçüncülüğünü kazanmıştır.
Derwall’ı anlatma sebebim ülkemiz futbolundaki gündem olan futbolcuların birer birer Türkiye’ye gitmesidir. Herkes isyan ediyor, her kafadan farklı bir yorum çıkıyor. Ben de kendi kafamdaki yorumu anlatmak için Derwall ile yola çıktım. Derwall örneği ile Türkiye’nin elde ettiği başarıları yazarken, “biz de bunu yapalım ve aynisini biz de yaşayalım” veya “biz de bu başarılara ulaşabiliriz” kanaatinde olmadığımın bilinmesini isterim.
Fakat önce kendi kalitemizi artırmalı ve seviyeyi yükseltmeliyiz. Mesela Futbol Federasyonu çatısı altında araştırma yapabilen, yabancı lisan sahibi kişiler var ancak danışman olarak FIFA’dan adam getiriyor ve hizmet alıyor kaliteyi artırmak, hedefe ulaşabilmek için. Futbol takımları kadrolarına yabancı ülkelerden futbolcular getiriyor. Kimisi maliyeti düşük diye, kimisi şampiyonluk hedefine ulaşabilmek için. Ancak ülkemizdeki futbol takımlarının oyun kalitesinde değişikliğe gitmek, farklı fikir ve bakış açılarına sahip insanları futbol takımlarının başına teknik adam olarak getirmek hiç gündeme gelmiyor.
Türkiye’de Derwall getirilirken yerli teknik adamlar bu işi bilmiyorlar mıydı? Yoksa onlar okumuyor, eğitim almıyorlar mıydı? Elbette alıyordu, biliyordu. Burada da öyle. Ancak çığır açmak, devir değiştirmek lazım. Türkiye’ye kaçan, Bölgesel Amatör Ligi’ne giden futbolculara bir bakın. Kimler gitti? Bilmeyene açıklayım. En fazla para kazananlar, paralarını peşin alanlar gitti. İkinci işi olmayan ve yeniliğe açık olanlar gitti. Üstelik burada kazandıklarından daha fazla para kazanmayacak olduklarını bilerek gitti. Tek hedef kendini geliştirmektir. Veya belki biri fark eder de Türkiye’nin bir üst ligine oradan da daha üst lige yükselebilir diye gitti.
Biz buradaki sistemden, yasalardan bahsederken futbol kalitesini ve futbolcu kapasitesini de artıracak önlemleri ele almalıyız. Sponsorluk yasası çıkınca futbolcular gitmeyecek mi? Veya yetiştirme bedeli ödendiğinde bu futbolcular gitmeyecek mi?
Hep günü kurtarmaya çalışıyoruz. Kendini geliştirmek isteyen futbolculara özel program yapılmalı. Ek antrenman konmalı. Başka işi olmayan futbolculara her gün antrenman yaptırılmalı. Yapamayanlarla arasında fark olacaktır. E olsun, kaliteyi her gün antrenman yapabilenler artırsın. Ne zararı olacak?
BAL Ligi’ne giden futbolcular iki buçuk, üç bin TL ayda alıyordu burada. Galibiyet primi ve sezon başı peşinatı da ekstra. Bu adamlara burada da profesyonel eller değse, bu adamlar burada da kendilerini geliştirse hem ülke futbolunun ayağa düşen kalitesi yükselecek, hem tribüne taraftar çekilecek, hem de futbolcu oynarken zevk alacak ve sürekli başka kapı aramaktan vazgeçecek.
Siz yeter ki yeniliğe açık olun!