Karar için; rest çekme, blöf yapma, hayal kurma, Türkiye’ye ayıp etme diye çeşit türlü yorum yapıldı.
Her yoruma eyvallah, ama alınan bu karara da bravo derim.
Çünkü tanınmamışlık maskesinin bir gün başımıza yıkılacağını zamanlardır biliyorduk.
Kulüplerimiz bu tanınmamışlığın yararlarını “doyumsuzca” tadarken, onlar için bu tehlikeler çok umursanacak detaylar değildi.
Sonucunda BAL Ligi ile patlak veren sıkıntılar, etkili kulüpleri ayaklandırınca, ateş bacayı bir anda sardı.
Ne ilginçtir, bu bir domino etkisi yarattı ve konu beklenmedik bir şekilde “tanınma-tanınmama” eksenine kaydı.
KTFF, KOP tarafından tanınmıyor, ama muhatap alınıyor...
KTFF, FIFA tarafından tanınmıyor, ama yetkili bir organ olduğu kabul ediliyor.
Aynı KTFF, TFF tarafından ne tanınıyor, ne de muhatap alınıyor.
Aylar geçti, TFF’deki paşalar KTFF’nin talepte bulunduğu basit bir konuya dahi cevap vermedi.
Bu yüzden ki zaten TFF’yi muhatap almadan, iki devlet arasındaki ilişkilere atıfta bulunularak, soruna çözüm beklentisine vurgu yapıldı.
Bu durumda çekilen rest bence tam zamanında oldu.
Çünkü Kıbrıs Türk futbolu ‘İşlemediği bir suçun cezasını çekmek için hapis tutulan bir masum’ gibi ciddi anlamda yalnızlığa itilmiş ve görmezden gelinmiştir.
Genel kurulda alınan karar da bu yalnızlığın bir yansımasıdır.
Tabi bu konuda bir de çelişki oluştu.
KOP görüşmeleri konusunda siyasilerin fikir beyan etmesine dahi çok kızan federasyon yetkililerinin, devamlı olarak özerklik vurgusu yaptığı biliniyor.
Böyle bir ortamda siyasilerden ‘futboldaki tanınmama’ sıkıntısına çözüm bulunmasının istenmesi oldukça enteresan bir detay olarak duruyor.
KOP İLE MÜZAKERE SÜRECİ TARİH OLDU
Yalnız bu rest ile birlikte KOP ile yapılan görüşmelerin de zemini artık altımızdan kaydı.
Öyle ki, genel kurulda alınan “koşulsuz üyelik kararı” bu saatten sonra ne 4. parametrenin altının doldurulması detayını bıraktı, ne de yüzülecek havuzun derinliğini...
Hem KOP, hem FIFA tarafı, 28 oy ile alınan bu koşulsuz katılım kararını artık masada ilk madde olarak önümüze sürecektir.
Bunun bilincinde olunduğunu varsayarak, artık “ya tükenme, ya da son kozu oynama” noktasına gelindiğini anlıyorum.
Zaten bu kararın bir blöf olması durumunda bireysel başvuru yapacak kulüplerin olacağı da aşikardır.
Bu saatten sonra mevcut düzenin aynı istikamette gitmeyeceğini federasyon yetkilileri ve kulüpler anladı.
Bunu bir türlü anlayamayan siyasilerin çok şaşıracağı gelişmelerin uzak olmadığını vurgulamak gerekiyor...
45 GÜN BİR SÜRE DEĞİL, BİR STRATEJİDİR...
Verilen 45 günlük sürenin Cumhurbaşkanlığı seçiminin arifesi bir döneme gelmesinin de bir strateji olduğuna inanıyorum.
Eğer siyasilerden bir beklenti varsa, en uygun zaman seçim önceleridir.
Koşulsuz şekilde ve seri halde bunların birçoğu gerçekleştirilir.
Futbol Federasyonu, bu noktada topu siyaset arenasına göndermeyi tercih etti.
Düşününüz, seçimden 2 hafta önce KTFF, kayıtsız şartsız KOP’a üyelik müracaatında bulunsun.
Yaşanacak siyasi depremin altında birçok siyasi kalır...
O yüzden de bu çekilen resti birilerinin görmek zorunda olduğunu düşünüyorum.
Tabi bu 45 günlük süre içerisinde birçok aktör devrede olacaktır, onların etkisi ne olur, veya hangisi daha etkili olur, hatta etkili olunur mu, bunu hep birlikte göreceğiz...