Yenicami’nin en yakın takipçisi Kaymaklı’ya 11 puan fark yapması zaten ligin tadını kaçırırken bir de yıldız futbolcuların ayrılması futbolumuzu daha da bitirme noktasına getirdi. Bunun suçlusu kim?
Bu olaylar gelişirken kılını bile kıpırdatmayan Spor Bakanlığından başlayarak, Futbol Federasyonu, futbolcular ve hatta spor medyası yani bizler de suçluyuz. Olayları cesurca yazıp söylemeyiz. Ülke olarak 1974’ten bu yana sadece yaptığımız bir Atatürk Stadı var ki o da “yarı buçuk”.
Bunun dışında ülkemizde kalan sahaların bakımı bir yana taş üzerine taş koymadık. Her üç yüz metrede neredeyse saha var. Ama saha olduklarına bin şahit ister. Ve en son çareyi çim saha yerine “sentetik” saha yapmakla bulduk.
Futbolcularımızın ülkede kalmaları için şimdiye kadar ne yaptık. “Koskocaman bir hiç”. Şu anda ülkemizde Süper Ligde futbol oynayan gençler neredeyse hemen hemen ülkemizin tüm teknik direktörleri ile çalıştı. Onlarda yeni heyecan istiyor. Profesyonel anlamda yeni teknik direktörlere ihtiyaç var. Futbolcularımızın kendisini geliştirmesi şart. Tabii ki bu da Türkiye’den veya üçüncü ülkeden gelecek olan teknik direktörleri ödemek için bütçe ister. Geçmişte bunu yaşadık. Gelen teknik direktörler de futbolcular da vardı. Ama şimdi geldiğimiz nokta da sadece bizler Türkiye’deki amatör liglere futbolcu veriyoruz. Oldu olacak ki, bizim teknik adamlarda BAL Liginde antrenörlük yapsın. Her ne kadar da Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye’den gelen teknik eğitmenler nezaretinde çalışıp pro¬lisanslarını alsa bile Türkiye dahil hiçbir yerde kabul görmüyor.
Her geçen yıl hedef büyüteceğimize küçültüyoruz. Bu küçülme de futbola derin bir yara açıyor. Oldu olacak biz de burada bir takım kuralım tıpkı geçmişte Türkiye’de mücadele eden ve maddi imkansızlıklar nedeniyle kapattığımız Beşparmak Hentbol Takımı gibi… BAL Liginde mücadele edelim, ben iddia ediyorum ki, her sezon bu takım bir üst kümeye çıkar ve şampiyonluk ödülü olarak da 1 milyon TL ödül alır. Spor Bakanı da katkı yapsın. Şampiyon olduğumuz zaman ki yüzde yüz bu amatör liglerde elimizi kolumuza sallayarak şampiyon oluruz. Buradan gelecek para ile kendi takımımızı ayakta tutarken, buradaki ligler de devam etsin ve Türkiye’de mücadele eden takımımız milli takım gibi olsun. Bunu gerçekleştirmek için mutlaka Spor Bakanlığı ile Futbol Federasyonu birlikte Türkiye’ye gidip bu sorunları ikili görüşmelerde masaya yatırsınlar. Bizi tek tanıyan ülke Türkiye ise bu amatör liglerde futbol oynamamıza izin verecektir.
Her ne kadar büyük umutlarla FIFA ve UEFA’ya üye olacağız desek de bir arpa boyu yol alamadık. KOP ile olan ilişkiler de kesildi. Yine bir başımıza kaldık. Bu işin tek bir çıkar yolu kaldı. Sertoğlu, mutlaka Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören ile randevu alıp görüşmesi gerek. Yoksa havanda hep su dövmeye devam edeceğiz. Futbolcularımız gidecek bizlerde arkasından mendil sallayacağız.
Kırk yıl var, ülke futbolu için ne yaptık. Futbolumuzda artık köklü bir değişim kaçınılmaz oldu. Kulüplerimiz haklı olarak “yetiştirme bedeli” yani transfer bedeli almak istiyor. Onlara da bakıldığında haklı. Peki bize gelen yurt dışındaki futbolculara yetiştirme bedeli ödüyor muyuz? “Hayır”.
Spor Bakanı, artık ülke futbolunu kurtarmak için bir kriz masası kurmalı ve bunun etrafında federasyon temsilcileri, dernekler, futbolcular vs olmalı… Bu ülkede futbolu ayağa kaldırmak istiyorsak daha neyi bekliyoruz. Yoksa binlerce genç ülkede futbolumuz gibi kaybolacak..
