Liglerimizde küme düşmemiş tek takım olan Çetinkaya, tarihine bu kara lekeyi yazar mı, bilemiyorum ama sergiledikleri futbolun pek iç açıcı olmadığını söylemeliyim. Gol yollarında sıkıntı çektikleri su götürmez bir gerçek.
Lig 2’ncisi K.Kaymaklı karşısında izlediğimiz Çetinkaya, yavaş ve kırılgan bir görüntü çizdi. Gereğinden fazla savunma yapmaları ise anlaşılır gibi değil. Çetinkaya’nın kaybedecek neyi var ki hücumdan çok savunmayı düşünüyor? Çetinkaya’nın bundan sonra denemesi gereken tek olgu, “Tora tora” diyerek saldırmaktır. Gol atmadan galip gelinmeyeceğini bilmelidirler!
Sarı kırmızılıların artık telaşsız ama hırslı ve saldırgan olmaları gerekir. Yavaş bir tempoda değil, hızlı ve savaşır konumda olmalıdırlar. Bu hava, ‘kadere razı’ havasıdır, Çetinkaya’ya yakışmaz! Sahaya yayılışları, paslaşmaları modern futboldan kesitler içerse de hırs ve azim olmayınca bir yere varmak olanaksızdır…
Biz, Çetinkaya’yı dünkü karşılaşmanın 60.dakikasından sonraki çizgide ve anlayışta görmek isteriz. Pozisyona hiç girmemektense gol pozisyonları harcansın… Böylesi pozisyonlar en azından takıma güven, taraftarlara da umut aşılar…
Küme düşme konumdaki Çetinkaya’yı ancak hücum futbolu kurtarır. Play-out’ta kaybedilecek bir maç hüsrana dönüşebilir. O günlere ‘hazır’ olabilmek için şimdiden tedbir alıp, denemek gerekir.
Hedefini KUPA’ya yönlendiren K.Kaymaklı, dürüstçe oynayıp maçı tamamlarken üstün bir performans sergilemedi. Tansel şık bir gol atarak karşılaşmanın sonucunu ilan eden adam olurken, sahanın yıldızı Hasan Piro idi.
Ahmet Coşkun, Bayram ve Kingsley gibi as futbolcularını oyundan alarak ‘dinlendirme’ gayretine giren Vehbi Özerem, bu maçtan çok, Doğan Türk Birliği ile oynayacağı ‘Kupa’ maçını düşünür gibiydi. Buna karşın sahaya sürdüğü gençler, kaza kurşununa kurban gitmeme düşüncesine pekiştirme gayreti içerisinde görüldüler.
Yavaş ve stressiz bir tempoda oynanan müsabakayı yöneten Mehmet Sezener, maç boyu tek bir hata yaptı. K.Kaymaklı savunmacısının topu ellemesini görmemesi, Çetinkaya’yı bir penaltıdan etti!