UEFA da diktatöre; “Be bay. Senin tüzüğün hiç bir **** benzemez. Bizler UEFA’da diktatör rejimini yıllar önce kaldırdık. Yetkilerin dâhil olmak üzere, birçok maddeniz sakıncalıdır. Yangından mal kaçırırmış gibi kararlar üretip uyguluyorsunuz. Yönetim kurulu kararı ile takımları ligden ihraç edebiliyorsunuz. Ancak hukukun üstünlüğü denilen bir olgu var. UEFA kriterlerini kâğıda dökerken, ağzınız, yüzünüz, gözünüz yüzde yüz temiz olmalı. Öyle ‘voyvodalıkla’, ‘danga-dingoyla’ futbolun yürümeyeceğini peşinen söyleyelim” dedi.
DİKTATÖR ne yaptı? Esas duruşa geçti. Peki efendim dedi ve UEFA kriterlerinin yüzde birlik kısmıyla işe koyuluverdi. Kriterlerin yüzde doksan dokuzu askıda bekliyor.
Buraya kadar sorun var mı? Bence yok.
Peki, sorun nerede?
KTFF tüzüğünün içerisine bulunan CAS kelimesi.
CAS nedir? Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi. Yani herhangi bir spor müsabakası, şike, doping vs. unsurlarda, başvuru yapabileceğiniz sporun son mahkemesi.
Bizler CAS’a başvurabilir miyiz?
KKTC olarak HAYIR.
Neden? Çünkü dünya haritasında olmayan bir ülkeyiz. (haritada olmamamızı içte ve dışta kullanan bir kısım rantçılar var)
CAS’a gitme şansım elimden alınmışken, KKTC Anayasası’ndaki ilgili madde tapu gibi dururken, KTFF tahkim kurulunun verdiği gelişi güzel kararlar son karar olabilir mi?
Pek tabi ki, HAYIR.
Her ülkenin bir anayasası ve bu anayasaya bağlı kurumları vardır. KKTC’nin de bir anayasası var. Beğenir veya beğenmeyiz tartışılır. (Çok beğendiğimiz(!) için anayasanın değişmemesine izin vermediğimizi de hatırlatmak isterim). Hal böyle olunca hiç bir kurum, kuruluş, dernek, özerk yapı ve bunların tüzükleri anayasanın üzerinde olamaz.
Birileri çıkıp araştırma yapmadan, alel acele bilgisizce (copy-paste) tüzük hazırlarsa ve bu tüzüğün ilgili maddesi de anayasaya aykırıysa; “tahkim kurulu kararı nihaidir, sivil mahkemeye başvuranı ben liglerden atarım” diyemez. Bu yüzden, çok fazla gevelemeye, nutuk atmaya, tehdit savurmaya, YİM’in kararına kafa tutmaya gerek yoktur.
KTFF başkanı ve yönetimi şunu çok iyi bilecek; KTFF olarak hiç kimsenin spor yapma hakkını elinden alamazsınız. Hele hele dünyada eşi benzeri olmayan ŞİKE SKANDALINDAN sonra hiç alamazsınız. Sizler seçilerek o mevkilere gelen geçici kişilersiniz. Yeni yeni revize edilen tüzüğünüze bakarak, gelişi güzel kararlar alıp ahkâm kesemezsiniz. Anayasaya bağlılık sözünüz var. Anayasanın üzerinde değilsiniz. Sizlerin KANKA ilişkileriniz veya ÇETİNKAYA’NIN mazisi bizi hiç ilgilendirmez. Eğer UEFA kriterlerinden bahsedip CAS’ı işaret ederseniz, mevcut siyasi şartlarda CAS’a nasıl gidilebilirliği de açıklama mecburiyetiniz vardır. O madde çözümden sonraki döneme atıfta bulunuyor derseniz. Şu an çözümden önceki dönemi yaşadığımızı ve anayasadaki ilgili maddeyi hatırlatmak isterim. Tüzüğünüze CAS maddesini ekleyerek çok büyük bir iş yaptığınızı zannederseniz yanılırsınız. Çünkü sizin anladığınız CAS; Cetinkaya’yı Atamazsınız Sözüdür. Hâlbuki dünya literatüründeki CAS; Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’dir. Barcelona’ya transfer yapmama kararını da onar, Fenerbahçe’ye Avrupa kupalarına gitmeme cezasını da.
Aradaki farkı bilmem anlatabilmiş miyim?