Başkanımız karar verme aşamasında. Aslına bakarsanız prosedür tam uygulanmadı, kulüpler bilgilendirilmedi, ne alıp vereceğimiz Futbol Federasyonumuzun sahibi olan kulüplerimize aktarılmadı. Kulüplerimiz, böylesine hayati bir konuyu genel kurullarında tartışmadılar bile! Federasyonumuz, onları çağırıp KOP’a katılım oylaması da yaptırmadı.
Birilerine gözdağı vermek için “bu sorunumuza 45 gün içerisinde çare bulmazsanız KOP’a başvuruda bulunuruz” demek, KOP’a katılım oylaması yapmış olduğunuz anlamına gelmez.
Federasyon Başkanımız bugün yapacağı ‘basın toplantısı’ ile KOP’a katılım başvurusunu, yöntemleriyle birlikte açıklayacakmış. Bu kararını üyelerinden önce basına açıklayacak olması da bir başka sorun ya, onu da es geçiyorum, sahipleri düşünsün!
Bizler olayın dışında bulunanlardanız. Uyarı görevimizi yapıp kenara çekilmekten başka yapacak bir şeyimiz yok. Konuyla (KOP’a katılım) ilgili olarak pek fazla değil, hiçbir şey bilmiyoruz. Tek bildiğim KTFF Dış İlişkiler sorumlusu Orçun Kamalı’dan aldığım “KOP hiçbir şey vermek istemiyor” tümcesi. Biz değil, Federasyonu Genel Kurul üyeleri de dâhil hiç kimse bir şey bilmiyor…
Dolayısıyla eleştiri getirecek konumda değiliz. Ancak şunu da söylemekten de geçemeyeceğim:
Zaman; Cesurluk değil, akıllı davranma zamanıdır. Boş havuza balıklama dalma, cesurluk değil, akılsızlıktır! Havuzdaki suyun ne kadar olduğunu bilmeden havuza atlamaya yeltenmek, doğru bir strateji olmasa gerek!
Devlet büyüklerimizin bizleri, (yetkililerimizi) uyarması sorumlulukları gereğidir. Hadi, yaralı oluşunuzdan dolayı Cumhurbaşkanı ile Spor Bakanını kale almıyorsunuz. O zaman Dış İşleri bakanımıza kulak veriniz!
KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, “KOP Kuzey’de otorite sahibi olmamalı” derken muhakkak bir şey biliyordur. Sayın Nami, KOP’un imzaladığı metnin sadece KTFF’nin üyeliği ile ilgili kısmını hayata geçirmek istemesinin doğru olmadığını, ön anlaşmanın bütünüyle hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulamaya çalışması bir anlam ifade etmiyor mu?
Sayın Nami, “Anladığımız kadarıyla Rum Federasyonu imzasına sadık kalmayarak sadece bir bölümünü, sadece üyelikle ilgili kısmını cımbızla alıp o kısmı hayata geçsin diğerlerini bilahare konuşuruz gibi bir tavır içerisindedir. Bu sağlıklı bir tavır olmaz” derken, ne demek istiyor acaba?
Yoksa Sayın Dışişleri Bakanımız da diğer Devlet büyüklerimiz gibi ülke gençliğini sevmeyenlerden midir?
Tekrar ediyorum zaman, akıllı davranma zamanıdır. Atılacak adım, kişisel bir adım değildir. Toplumun geleceğini ipotek altına alabilecek önemde bir adımdır. Lütfen dikkatli olunuz. Unutulmamalıdır ki, uluslar arası alanda atılacak adımların geri dönüşü yoktur. Deneyelim de bakarız gibi düşüncelerin diplomaside yeri yoktur!
Ha konunuz sportif değil de iç siyasete dönükse benim söyleyecek bir şeyim yok.
