Artık derbi'lerin de tadı tuzu kalmadı. Lefkoşa’nın iki ezeli takımının karşılaşmasını spor yazarları, polisler ve genç takım sporcularını dışarı çıkarırsak, yüzelli civarında bir futbolsever izledi.
Aslında her iki takımın lig'deki durumları ne olursa olsun, ezeli rekebetin getirdiği iddia, karşılaşmanın önemini artırıyordu. Fakat ne yazı ki son yıllarda futbolumuzun içinde buulundugu durum, hem sportif hem de kulüpçülük açısından tükenmişleri oynuyor. Bir de dün Çetinkaya’nın kötü futbolunu düşünürse, gerçekten futbolu tükenmiştir diyebiliriz.
Çetinkaya oyuna korkak başladı. Nerdeyse 11 kişi ile savunma yapıp günü kurtarmayı amaçlasa da, farklı mağlup olmaktan kurtulamadı. Kötü futbollarına bir de erken gelen penaltı golü eklenince, Çetinkaya’nın tüm umutları yıkıldı ve adeta hezimete uğradı. Futbolda korkak oyun takımı eninde sonunda mahkum eder.
Yenicami rakibine oranla her alanda çok üstündü. Kondisyon, fizik gücü, oyun anlayışı ve pozisyon zenginliği bakımından kat kat öndeydi. İlk devrede bunu çok rahat görebildik. Sanırım hakem de bunun farkındaydı ki, ilk yarının son dakikasında, Faye'nin ceza alanı üzerinde Kenneth'i düşürmesine sarı kart gösterdi.
Futbol oyun kuallarında, skor ve rakip kim olursa olsun, son adam pozisyonundaki bir oyuncu, rakibine faul yaparsa, kartın rengi kırmızıdır. Bunun dünya futbolundaki açıklaması budur.
Yenicami tarihi bir şampiyonluga doğru koşuyor. Her hafta en yakın rakibine puan farkını artırarak hedefe koşmaya devam ediyor. Tüm takım oyuncuları takdiri hak ediyorlar.
Rakip kim olursa olsun, her maçı önemseyerek, sanki final maçına çıkıyorlarmış gibi oynuyorlar. Bu da demek oluyor ki, hiç bir şaibeye fırsat vermeden, alınlarının ak sütü gibi helal bir şampiyonluga koşuyorlar.
Dünkü maçta Yenicami rakibini adeta sahadan sildi. Doksan dakikada pozisyon bulamayan, kaleye şut atmaktan aciz bir Çetinkaya izledik. Yenicami puan cetvelinde Çetinkaya’nın rakibin olmayabilir. Fakat Çetinkaya gibi bir takımın şanına yakışan bir mücadele örnegi göstermesi gerekiyordu. Ne var ki sahada tel tel dökülen bir Çetinkaya izledik. Kaleci Ahmet kalede olmasaydı bu fark daha da büyüyebilirdi.
Son yıllarda izledigim en kötü Çetinkaya’ydı. Yenilmenin de bir adabı vardır. Mücadele edersiniz, elinizden geleni yaparsınız ve yenilirsiniz. Hele ikinci devrede ortaya konan futbola baktığımda, tamamen teslim olmuş, bir an önce maç bitse de bu işkenceden kurtulsak şeklinde bir anlayış hakimdi.
Yılların efsane takımına bu sonuç ve oyun gerçekten yakışmadı.
-
-
-