Ya karnı, ya sırtı deriz, ya hep, ya hiç deriz, ya herro, ya merro deriz.
Tam da o noktadayız.
Futbol Federasyonu Genel Kurulu ülke futbol sorununa 45 gün içinde kalıcı çözüm bulunmazsa kayıtsız şartsız Kıbrıs Futbol Federasyonu’na (KOP) katılım için müracaat kararı aldı.
Kıyamet koptu.
Bardağın hangi tarafına baktığınıza bağlı olaya yorumunuz.
Kimilerine göre bu karar Türkiye’ye karşı açılan bir isyan bayrağı, Rumlara kayıtsız şartsız teslim olma.
Kimilerine göre ise bizi tanıyan tek ülke anavatan Türkiye’ye bir mesajdır bu, bizi Rumların eline bırakma diye.
Aslında FIFA ve UEFA’nın Zürih’te şahitlik ettiği görüşmelerde imzalanan ortak metinde birinci madde KTFF’nin KOP’a üyelik sürecini gerçekleştirmesini öngörüyordu.
Üyelik konusunda kazanımlarımızın ne olacağı ve altı doldurulması gereken maddeler olduğu halde Rumların buna yanaşmaması nedeniyle Sertoğlu üyelik başvurusunu sürekli olarak geciktirdi.
Geciktirdi de, ne FIFA’nın, ne de UEFA’nın KOP’a baskı yapmasını sağlayabildi.
Peki Türkiye’nin bu konuda bizim açımızdan açılım sağlamasını mı gerçekleştirdi.
Olan hiçbir şey yok.
Konuyu sadece Türkiye Bölgesel Amatör Lig’e (BAL) bedelsiz olarak giden futbolcularla sınırlamak da yanlış.
Bu yaşananlar bardağı taşıran son damla oldu.
Futbol tıkandı ve durma noktasındadır.
Çıkışımız da siyasi çözüm oluncaya kadar KOP ile yola devam etmektir.
Genel Kurulun aldığı kayıtsız şartsız katılım ise duygusal patlamanın sonucudur.
Yoksa Zürih sürecinin sonucunun alınması önümüzü görerek üyeliğin gerçekleşmesi ile mümkün olacaktır.
Ancak Türkiye’nin kayıtsızlığı ve bizim siyasilerin buna daha da kayıtsız kalması, kimse kusura bakmasın ama futbolumuzu kayıtsız şartsız KOP üyeliğine doğru sürüklemektedir.